Ashab-ı Kehf 1 / - Giriş -
GİRİŞ
İşte buraya geldik günün ilk ışıklarıyla
Biliyoruz daha dönüş vakti gelmedi
Bir daha dönüş yok geri
Geri dönemeyiz geldiğimiz yere
İşte biz buradayız etimiz kemiğimizle
Daha ne kadar sürecek bilmiyoruz
Bir başkaldırı toplumuyuz biz artık
Geri dönemeyiz
Ashab-ı Kehf 2 / - Selam
SELAM
Diriliş nesline selam olsun
Yaratan adına
Yaşatan adına
Âlemlerin Rabbi adına selam
Toprak ve su ve ateş adına
Soluyup durduğumuz hava adına
Yerden tohum bitiren Allah adına
Yemiş veren dallar adına
Güzel günler önümüzdedir
Ellerinizde yeşerecek geleceğin muştusu
Güllük güneşlik ve sevecen
Selam olsun diriliş nesline
İman aşkına yürüyüşün
Zulmün üstüne
Vursun Allah adına vursun
Zulmün üstüne
Ashab-ı Kehf 3 / - Mislina'nın Sayıklaması -
MİSLİNA'NIN SAYIKLAMASI
Sıkıntı birikiyor gözlerinde o efsanenin
Gerçeklerin sarsıntısız geleceği
Ben seni ne yapayım
Şiirler yağıyor gökyüzünden
Hüzünlü yağmurlar gibi
Picasso’nun gözleri parlıyor
Ben birdenbire Bacon olurum
O şimdi hayat
Karnavalların çılgınlığı üzerinde
Ölüm tellerinde geziniyor ruhum
Lafı değiştirme bırak
Bu şiir kalsın çocukların gözbebeklerinde
Ashab-ı Kehf 4 / - Mekselina Söylüyor:-
MEKSELİNA SÖYLÜYOR
Çırılçıplak bir şehir ruhu karartılmış
Zulüm nerde bitiyor
Nerde başlıyor hayat
Çanlar çalıyor neden vakitsiz
Seni düşünürüm gözlerim yollarda asılı
Seni düşünürüm uzun yolculukların sabahında
Bir yitirip bir bulurum o uçuk yüzünü
Ben bir oyunun unutulmuş aktörü
Aklımı sana emanet edip yola çıkıyorum
Al onu uzaklara götür ben bu aklı taşıyamam
Ölmek müthiş bir şey ve korkunç
Hafakanlar basıyor beni düşündükçe
Bu ülke bizim
Toprağına tohum gibi saçmışız ölülerimizi
Ama gel gör ki yaşamak müthiş bir şey olup çıkıyor
İşte bu yüzden ölüme gözü kapalı gidiyorum
Türkülerin en içlilerini söylüyorum
O bir düş uzak ve yakın
Mutluluğu ta yanımda hissediyorum
Bütün insanları seviyorum
İşte büyük ve son mutluluğu seyrediyorum
Müthiş bir karanfil gibi
İşte insanlar şiir sularında beni seyrediyor
Ashab-ı Kehf 5 / -Mernuş Söylüyor:-
MERNUŞ SÖYLÜYOR
Anlat bana
Nar gibi kızaran vakti
Olgunlaşan bir meyve gibi
Öğle sıcağında
Güneşin bir mızrak boyu indiği
Kıyamet sabahında
Anlat bana
Bir arı oğulu gibi çalışan
İnanç ordularını
Kente şafaklar gibi ağan
İnanç ordularını
Anlat bana
Adaletin heybesinde ne vardı
Ve Sultan'ın buyruğu ne
Ashab-ı Kehf 6 / - Kıyamet -
KIYAMET
Bu kaçış ne
Hepimiz bir pars
Sokaklarda
İnlerde
Ve bir koşuş başlıyor
Korkuyla umarsızlık arasında
Bir karaca daha avlandı
Ormanda
Tava narasında
Bir böcek
Kitaplara dadandı
Yaşamı tetikte
Yaşayan böcek
Ben göklerden düştüm
Toprağa
Artık yağmıyor rahmet
Yağan taş ve kurbağa
Ashab-ı Kehf 7 / - Yendik-
YENDİK
Yendik
Yenmekteki haz nasıldı
Gök borusu çaldı
Sıcak çöl ve av
Aylarca yürümüştük
Susuz ve aç
Kadınlar ve çocuklar perişan
Biz bitkindik
Ateşler yaktık geceleri
İçimiz aşkla dolu
Develerin üstünde
Kulaklarımda zafer çığlıkları
Kuşlar uçuşuyor üstümüzde
Savaş şarkıları söyleniyor
Ve ellerimiz şakaklarımızda
Ben şimdi gidiyorum
Gidiyorum inançlarımı beraberimde götürerek
İçimdeki ifritle boğuşmaya
Kaldığım yerden devam edeceğim savaşa
Ashab-ı Kehf 8 / - Su-
SU
Su akar canım
Ruhum bülbül yuvası
Bu sular kadın sesli bu sular çağıl çağıl
Ayaklarım başında
Sevda bir öfkedir ve bizim oralıdır
Evren salkım saçak çözülür
Zulme karşı bir başkaldırıdır sevda
Bu ölüm treni nerede duracak
Bu kıyım
Kan gözlerinden fışkıracak
Yer gök almıyor tabutları
Ki çakılmadı henüz tahtaları
Siz Allah ordusunun neferleri
Siz kutluladınız
Biz sararken bayraklara tabutları
Hey kurtuluşun kanlı sancakları
Yüzünden geçip giden o rüzgâr
O soğuk o yakıcı o haşin
Karanlık tüm şiddetiyle saldırdı
Sırtlan acıkmıştı
Ekmeklerimiz kandı içtiklerimiz kandı
Etrafımızda korkunun çığlıkları
Ashab-ı Kehf 9 / - Aşkın Güzel Rengi Var-
AŞKIN GÜZEL RENGİ VAR
Aşkın güzel rengi var
Bunu kızım söyledi
Her şey kördüğüm
Benim içimde Sebahat
Ne karıştırdın ruhuma ince
Tetiği öptün gözün şaşı olsun
Hedefin yitik anne karnından geçtin
Çocukları nerde büyüteceksin
Anne karnında bekleyen çocuğu öptüm
Çocuklarımız kadınlarımız ve biz
Ardımıza dönüp bakıyorduk
Atları düşlerimizde unuttuk
Hırsız kanatlarımızı götürdü
Yedeklerimizi kutsadık
Tanrıyı ve kehaneti gördük
Ölüme doğru bir umuttuk
Müthiş acıkmıştık hakikatte
Müthiş susamış
Ashab -ı Kehf 10 / - Sazaennuş-
SAZAENNUŞ
Şimdi bir ağacı büyütüyorum içimde
Ateşten balıkları yok bu kentin
İçimde yıldızlar doğuyor kan rengi
Düşlerimde zehirli yılanlar
Bir kızıl gül şimdi aşk rengi
Bahar yağmuru kavuşturmakta bizi
Kızıl kıpkızıl şafaklar gibi
Altın aynalarda akıyor nehir
Şehri güldürüyor koca bir nehir
Çocuklar gibi kıvrak ve neşeli
Ashab - ı Kehf 11 / - Debernuş Söylüyor -
DEBERNUŞ SÖYLÜYOR
Gül kokularıyla açılır yeryüzü her sabah
Gül kokularıyla üstümüze kanat açar kuşlar
Acıyı daha öğrenemedi çocuklar
Acıları dindirmedi bu sabah ta
Gövdemin labirentlerinde dolaştı
Laterna çalan kadın
Köpekleri koynunda yaşlandıran kokona
Bir kanında doğuran o geceyi ve gündüzü
Bir söğüt ağacının meyvesini dileyen kadın
Kenarında ırmaklar beliren Meryem
Tut ve ağacı silkele
Size ne haberler veriyorum bir çocuğun gülümsemesinden
Size haberler gönderiyorum bir çocuk alfabesinden
Tarlalar yeşermeli ve otlar kabarmalı diyorum
Rahmet buram buram kabartmalı toprağı
Arılar vızıldamalı
Bu hayat demektir
Bir uyku mu uyanıklık mı
Demiri işle ve parlat
O senin geleceğindir
Ashab-ı Kehf 12 / - Kıtmir -
KITMİR
Düşünürüz birbirimizi
Ömrümüzün son yelkenlisi
Görünür ufuklarda
Uçurduk kuşlarını sonsuzun
Giderek bilinmezin ardından
Belirir ufuklarda
Oturmuş düşlerini seviyor bir kadın
İsli ve karanlık aynalarda
Bekliyor son günlerini ömrünün
Beliyor ufuklarda
Gökyüzünü kaplıyor bir ağaç
Ömrümüzün son günleri
Görünür ufuklarda
Ölüm çanları çaldı
Ay gizemli konukları hayatın
Seçilir ufuklarda
Kervan uzakta
Ve ufukta kan