EYYÜB SABRI
Eyyüb ki
peygamberdi
Önceleri çok zengindi
Binlerce
koyunu vardı
Binlerce
keçileri vardı
Yüzlerce
davarı
Köleleri
vardı kölelerin çocukları
Öküzleri
inekleri
Develeri
eşekleri
Atları vardı
Katırları
Arazileri
vardı
Ovaları
dağları
Fakirleri
gözetirdi
Açları
doyurur
Çıplakları
giydirirdi
Konuksuz
kalmazdı
Yetimlere
bakardı
Dulları
gözetirdi
Vakta ki
Şam’ı kıtlık sardı
Devran döndü
Yoksulluk
ortalığı kastı kavurdu
Mısır’da Firavun
vardı
Firavun
Eyyub’u çağırdı
Gel dedi
bize gel
Seni zengin edelim
Malla
donatalım seni
Eski
günlerine dön
Yine gözet
yetimleri
Doyur açları
Giydir açıkları
çıplakları
Sevindir
yoksulları
Bu daveti
geri çevirmedi Eyyüb
Koştu bu
davete Mısır’a vardı
Firavun ona
her şey verdi malından mülkünden
Zengin etti
onu
O da zulmüne
göz yumdu onun
Şuayip gördü
onu
İlendi
Dedi ey Eyüp
sen ne yaptın
Zulme razı
oldun
Dünyaya
kandın
Eyyüb dedi
Ben açları
doyurmadım mı
Çıplakları giydirmedim
mi
Yetimleri
gözetmedim mi
Dulları
kayırmadım mı
Şuayip dedi
Şimdi büyük
bir belaya hazırlan
O sırada bir
ses duyuldu gökyüzünden
Ey Eyyüb
bunları sana yaptıran kim
Sendin Ey
Rabbim,
O halde niye
razı oldun zulme
Ya Rabbi
fakirleri düşündüm
Yetimleri
düşündüm
Dullara
kıyamadım
Ama sen
benim dinime kıydın
Şimdi ben
sana kıyacağım Eyyüüüüb
Belalara
hazırlan
Ve Allah
imtihan etmeye başladı onu
Ama ne
imtihan
Kefaret
olsun diye
Zulme razı
olmasına
Allah sınadı
onu
Belalara
uğrattı
Hastalıklar
verdi
Hastalılar
üstüne hastalıklar sardı başına
Her türlü derdi
verdi
O sabretti
durdu
Hastalıklar sardı
bünyesini her taraftan
Vücudunu kurt sardı
Kurtlar
delik eşik etti her yerini
Kokmaya
başladı baştan ayağı
Tüm dostları
terk etti
O yine sabra
etti
En son
hanımı terk etti
O yine sabr
etti
Dosttan
geleni kabul etti
Haktan
gelene hoş geldin dedi
Haktan
gelene safa geldin
Hoş geldin
safa geldin
Herkes sırt
çeviri ona
Zenginken
fakir oldu
Güzelken
çirkin
Çiçek
hastalığına tutuldu
Cüzzam
hastalığına tutuldu
Dili şişti
Yemeğini
yiyemez oldu
Yediği
yaramaz oldu
Ayakları
tutmaz oldu
Güçten
takatten kesildi
Ele güne
muhtaç oldu
Bir lokma
ekmeğe aç oldu
Aç açık oldu
Çıplak kaldı
Namerde oldu
muhtaç
Herkes terk
etti onu
Şükretti
Eyyüb buna rağmen
Sabretti tüm
dertlere
Sabretti
hastalıklara
Sabretti
belalara
Yıllarca
sürdü bu hal
Yine
sabretti
Şikayet
etmedi hiçbir zaman
Herkes terk
etti onu
Dostları
terk etti
Arkadaşları
terk etti onu
Akrabaları
terk etti onu
Hısımları
terk etti onu
Komşuları
terk etti onu
Din
kardeşleri terk etti onu
Müminleri
terk etti
İnananları
yüzüstü bıraktı onu
Dedikodu ettiler
hakkında
Günah işledi
dediler Eyyüb
Bu Eyyüb
hayırsızlar sınıfına düşmüş dediler
Eyyüb duydu
bunu hüzünlendi
YA Rab dedi
EYYÜB
Sen
biliyorsun beni
Aç varken
yakınımda
Tok olarak
gezmediğimi
Çıplak
varken yeni elbiseler giyinmediğimi
Doğrula ben
Ey Rabbim
Bir ses
geldi hatiften
Eyyüb doğru
söyledi
Yine bir gün
üç kişi geldi
Dininden
dönen
Ne geldiyse
söylediler ağızlarına
Hakaret
ettiler ona
Sapık
olmasaydı dediler
Başına
gelmezdi bunlar
O gerçek
peygamber değil yalancı peygamber
Kötü bir
günah işlemeseydi dediler
Böyle bir
belaya uğramazdı
Peygamber
olsaydı eğer
Bunca
hastalığa olmazdı duçar
Tevbe et
dediler ey Eyyüb
İşlediğin o
büyük günahtan
Sen öyle bir
büyük günah işlemişsin ki
Daha önce
işlememiştir hiç kimse böylesini
Eyyüb ’ün
karısı Leyya
Kendisine
tapınılan şeytanı bilmedi
Eyyüb’e
tavsiye etti onu
Hak
suretinde görünen şeytanı
Şifacı
görünen laini
Eyyüb sezdi
bunu kızdı karısına öfkelendi
Sen onun
insanların düşmanı
Şeytan
olduğunu
Bilmiyor
musun dedi
Git buradan
ve beni rahat bırak
Adem’i
kandıran Havva’nın
Oyununa
düşürme beni
Ben bir kez
yanlış yaptım
Firavunun
zulmüne razı olarak
Bak
Allah ne
ceza verdi bana
Bir daha
yanlış yaparsam
Kim bilir
Ne cezalara
uğratır beni
Eyyüb hali
sona vardı
Her türlü
acılara daldı
Herkes terk
etti onu
Aç kaldı
açık kaldı
En son terk
etti onu karısı Leyya
Allah acıdı
ona affetti en sonunda
Buyurdu
Rahmetim
geçti gazabımı
Allah
merhamet kıldı ona
Seni
affettim dedi
Seni ve ev
halkını
Her şeyini
verdim geri
Malını
mülkünü eşini gençliğini
Sabredenlere
müjdele
Seni onlara
ibret kıldım ve delil
Bir mucize
olsun diye benden
Delil olarak
peygamberliğine
İnananların
inancı kuvvetlensin
İnkarcıların
inkarı
İnananlar
hak etsin diye cenneti ve cemalimi
İnkarcılar
boylasın nar-ı cahimi
Vur ayağınla
yere
Oradan bir
su çıkacak
Hem
temizleneceksin onunla
Hem sana
tertemiz bir içecek
Soğuk bir su
yaz sıcağında
Şifayla dolu
sana
Ve senden
sonra gelecek olanlara
Kıyamete dek
sürecek
Bir keramet
senden
Bu Allahtan
bir rahmet
Akıl
sahipleri için ibret olarak yeter de artar bile
Sonra Allah
bulutlardan çekirge yağdırdı altından
Ahmet KEMAL