Optimizasyon
OPTİMİZASYON
Yıllar önce Erzurum’da bir parti salonunda konuşan Korkut
Özal optimizasyonu anlatmış İslam’da bunun bir karşılığı olup olmadığını
sormuştu. Ben ‘İşlerin hayırlısı orta olanıdır’ Hadisi Şerif’ini bildiğim halde
konuya denk düşüp düşmeyeceğini bilmediğim ve olumlu karşılanacağına emin
olmadığım için efendimizin sözüne bir hafife alma davranışı oluşur korkusuyla
söyleyememiştim.
Yıllarca bu konuyu düşündüm o andaki kanaatimin
değişmediğini, edindiğim yeni bilgilerin durumu değiştirmediğini gördüm.
Optimizasyon işlerin en uygun zamanda en gün ve verimli
olarak yapılması anlamına geliyordu Sayın Özal’ın anlattıklarına bakarsak. İşte işlerin hayırlısı orta: vasat olanı
ifadesi de tam bu anlama geliyor.
Yani bir iş yapıyorsunuz vakti öyle ayarlamalı, maliyeti, iş
gücünü öyle ayarlamalısın ki en karlı en verimli, rantabl noktaya ulaşabilmelisin.
İşte bu nokta evsat: en orta noktadır ki efendimizin tavsiye ettiği de budur.
Hem dünya hem ahiret işlerinde geçerli olan yöntem budur. Diyelim namaz
kılıyorsunuz bu namazı çok uzatırsanız usanır bir daha ibadet etmeye içinizde
heves bulamazsınız. Yahut ta çok kısaltırsanız, hızlı ve çabuk kılarsanız,
namaz için gereken huşu ve huzuru bulamaz ve namaz kılmaktaki amaca
ulaşamazsınız. O halde ne yapmalı; ne
bıkacak ve başkalarını bıktıracak -cemaat halindeyse- bir süre ve şekilde ne de
maksada ulaşamayan sadece bir bedensel harekete dönüşen bir şekilde olmamalı.
Aynı inceliği Efendimizin visal orucunu yasaklayıp Davut
orucunu tavsiye etmesinde de görebiliriz. Daha Kutsi Hadiste Peygamberini ‘ne
elini sıkı sıkıya kapatıp cimrilik etmesi, ne de büsbütün açıp savurmasını’
emretmiştir. İşte bu itidal: orta yoldur ve her alanda tavsiye edilen budur.
İşte gerçek en uygun şekle sokma budur ve 14000 kusur sene önce vazedilmiştir.
Bu en uygun şekle sokma kuralı Allah’ın yarattığı tabiat
kanunlarında da vardır ve geçerlidir. Örneğin sulama işlemini ele alalım.
Sulamayı fazla yaptığınız zaman ekinler çürüyor, az verdiğiniz zaman kuruyor.
Aynı işlemi insan bedeni için düşünelim: suyu çok içerseniz ödem yapıyor, az
içerseniz susuz kalıyor böbrek hastalığı başta olmak üzere ölüme kadar varan
hastalıklara duçar oluyorsunuz.
İşte hayatın her alanında olan bu kural, insan hayatını
düzenleyen onun mutlu olmasına, yaradılış gayesine uygun yaşamasına en uygun
kuraldır. İnsani ilişkilerde de geçerli olan bu kural hayatın her alanında
geçerlidir. Dostlukta ileri giden arkadaşların çabucak düşman oluverdiklerini,
düşmanlıkları dostluğa dönüştüğünü duymuş veya görmüşüzdür.
Kişisel yaşantı ve geçiminde iktisadın cimrilik olmadığı,
müsriflikten kaçınmak gerektiğini, orta yolun tutulması ve dikkatle izlenmesi
gerektiğini ilkesel olarak dinin vazettiğini biliyoruz. Soysal hayatta ve
insani ilişkilerde de durum aynı değil mi? Bir dostunuzu çok sık ziyaret eder
Ve sevginizle onu
bunaltırsanız dostluğunuzu kaybetme tehlikesiyle baş başa kalabilirsiniz değil
mi? Aynı dostunuzu uzun zaman aramaz
sormazsanız bu dostluk zayi olur belki düşmanlığa bile dönüşebilir.
İşte dünya ve içinde olan her şey için hayati bir kural var.
İtidal ve vasat olmak. Yani her şeyin ortası ne hayırlı olanı. Buna batılılar
optimizasyon diyor ve hayatın her alanında optimizasyon kuralının var olduğunu
söylüyorlar. Yağmurun çok yağması sel felaketlerine ve erozyona, az yağması
susuzluğa ve çölleşmeye neden olduğunu biliyoruz.
Hasılı hayatın her alanında bir denge var ve bu denge de
itidalle sağlanmaktadır. Dilerim kişi olarak biz de hayatımızda evsat olanı
tercih eder yaradılış gayemize uygun yaşamayı seçmiş olur böylece mesut ve
bahtiyar insanlardan oluruz.
Ahmet KEMAL