İNTERNETİN ÖNLENEMEYEN YÜKSELİŞİ
Bir yazıyı ikinci defa yazmak bana zor geliyor amma yazmam gerek. Her ne kadar birisini bu aptal alet yuttuysa da ve ben onu tüm çabalarıma rağmen kurtaramadıysam da umudumu kaybetmiş değilim. Ah bu teknoloji yedin yuttun bizi. Günlerimizi haftalarımızı aylarımızı yıllarımızı hatta ömürlerimiz yiyen bu internet ve kompüter belası gençliğimiz hatta çocuklarımızı da yutmaya başladı.
Beni bu yaşta bu denli etkilediyse varın siz görün. Şimdilik o kadar hayatımızı işgal etmedi ama yarın her tarafımızı tutup ele geçirmeyeceğini kim garanti eder. Ellerimizde tabletler her yere onunla gitmeyeceğimizi kim garanti edebilir.
Giderek kitapları, defterleri, gazete ve dergileri atıp hepsini bu internete bağlı tabletlerimizde okuyacağımız paylaşacağımız hatta yazıp yollayacağımız günler yakın. Hatta her şeyimizi onlarla yapacağımız tablet telefonların İpad’ların hayatımızı tümüyle ele geçireceği günler yakın.
Yemeklerimizi oradan ısmarlayacağımız, filmleri, hatta dizileri oradan seyredeceğimiz günler yakın. Yüz yüze sohbet yerine tüm günümüzü çetleşerek geçireceğimiz zamanlar yakın. Hatta evliliklerimiz boşanmalarımız, çocuklarımızın dünyaya gelişini onlardan izleyeceğimiz vakitler geldi geçiyor bile.
Sanal bir yaşam gerçek bir yaşamın yerini alıyor hızla. Aşklar bile sanal artık. Nasıl oyunlar sanalsa, kazançlar ve kayıplar sanallaşmışsa, insanlar da sanal olacak. İstekler, geri çevirmeler hep sanal. Rüyalar bile sanalleşecek ve banalleşecek bundan sonra. Zevkler de renkler de sanalleşecek. Öfkeler, kavgalar, barışmalar, görüşmeler hep sanal olacak. Hastalıklar, teşhisler, tedaviler sanalleşecek. Ziyaretler, kavuşmalar ayrılmalar hep sanal olacak. Bir varmış bir yokmuş gibi.
Bir de yiyecek ve içecekler sanalleşirse seyret manzarayı. Evler, sokaklar, mahalleler, kentler sanalleşecek. Hatta devletler…
Dünya sanalleşecek giderek, gerçek dünyanın yerini alacak. Gerçek dünya yıkılıp yerine sanal dünya geçince hayallar ve hayatlar da sanalleşecek. Bu sanal dünyada her şey çok hızla akıp gidecek, karmaşıklaşacak. İşyerlerinin eğitim müesseselerinin devlet dairelerinin sanalleştiği bu dünya yalanla gerçeğin bir birine karıştığı bir dünya olacak.
Bu durum iyi mi olacak kötü mü olacak şimdilik bilemiyoruz. Daha ne kadar ileri gidecek hayal bile edemiyoruz. Ama görünen bir gerçek var ki o da her şeyin hızla değiştiği bir ortamda bu değişimin nereye kadar varacağı meçhul. Belki dışımızdaki varlıklar da değişecek. Hayvanlar, bitkiler ve üç harfliler de değişir m, değişmez mi; değişirse ne kadar değişecek bilemiyoruz. Ama bildiğimiz şu ki değişme kesin. Ama değişmenin nereye dek süreceğini bilemiyoruz.
Bu değişim insanlığın hayrına mı olacak şerrine mi olacak bilemiyoruz. Dünya bu değişimi kaldırabilecek mi yoksa başka bir dünyada mı yaşayacağız artık yahut başka bir gezegene mi taşınacağız ya da değişimlerden dolayı kaçacağız bilemiyorum.
Bildiğim bir şey varsa o da bu değişimin kaçınılmazdır. Önemli olan bu değişime ayak uydurabilmek ve bu değişimi insanlığın hayrına dönüştürebilmek.
Yoksa Amerika’daki gibi değişime tam aksi istikamette değişime giderek teknolojiye karşı bir yaşam mı oluşturulacak sessiz kentler, ilkel bölgeler mi oluşacak bilemiyorum. Bildiğim tek şey varsa bir şeylerin yerinde durmadığıdır. Ufukta büyük bir değişim var. Değişim rüzgârları tüm şiddetiyle esiyor.
Ahmet KEMAL