28.06.13 (Cuma)
‘Kendi kendilerinin yükünden zahmet çekiyor ve başlarından atmak için ne yapacaklarını bilmiyorlardı’ Gide böle söylüyor. Bu beni en iyi ifade eden bir tanım.
Kendimi hiç mi hiç anlayamıyorum. Yaz havası bana atalet veriyor. Sıcaklar tembellik nedeni. Ama benim ruhumda tembellik. Zayıf büyüyen bir çocuk, beslenme yetersizliği çeken çocuk daha ne yapabilir ki? Ben çocuklarımı iyi beslemek için elimden geleni yaptım sırf benim çektiklerimi çekmesinler diye.
Hafta sonu İzmir’e gideceğiz. Erzurum Atatürk Üniversitesi mezunları toplantısı var. Eşimle beraber gidiyoruz. Bir otobüs insan Kocaeli’nden. Kızım gelemiyor baştan çok istediği halde. Önceden gitmeye niyetim yoktu. Ama eşimi düşünerek karar verdim. Ona iyi gelir dedim. Çok stresli bu aralar. Adnan Beyler de geliyor aynı okul mezunu olmadığı halde.
Camiye gittim. Müftü vaaz veriyor. Bu cami büyük ve yeni. Fırıl fırıl esen bir camın önünde kıldım.
Akşam eski bir şiiri kayda geçirmeye çalıştım. Daha ismini koymadım. Günlükleri de yayınlayamadım. İnternetten uzağım. Şiirimin yayınlandığı dergiyi merak etmeme rağmen isteyemedim. Akif’in şirinin ikinci yayınlanışı olacak bu. Neden hep bu şiiri öne çıkarıyorum ki bilmem.
İlk basımı okul dergisindeydi. Karaosmanoğluları pikniğinde onu okudum. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim KARAOSMANOĞLU da oradaydı. Okul sitesine şiir istediler onu verdim. Bu Akif’in şahsiyetinden mi kaynaklanıyordu bilmem? Belki de. Oysa okul dergisine Hikâyeler. Net’te popüler olan ‘sevgili sultan sarayım’ şiirini koyabilirdim. Veya antoloji.com’ daki 50 bin reyting alan’ Ey Kutlu Peygamber’ adlı şiiri koyabilirdim. Neden böyle bir tercihte bulundum şaşıyorum. İnsanlar da diyecekler ki bu adamın başka şiiri yok. Var işte var 250’yi aşkın şiirim var 30 yılın ürünü.
Hikayeler.net’te okunası 4 yazım var. Hepsi de şiir. Dilseza onlardan. Emekçinin şiiri. Öbürü hangisiydi ben de hatırlamıyorum şimdi. antoloji.net’ te bu ara ‘gözümde nursun sinemde canım ‘şiiri reyting alıyor. Bir ara serbest şiir reyting almıştı.
Dün koca günü evde geçirdim. Cemaate çıkmak dışında. Mehmet abinin namazını kıldık. Rahmetli güzel ahlaklı biriydi. Cenazesi düğün gibi oldu. Aklıma o söz geldi. Ağlayanı yoktu. Hasta ziyaretine gitmiştik. Çok fazla tanışmıyorduk. Aynı arabaya biner, aynı yöne giderdik ,İzmit’e. Dönüşte yine otobüste karşılaşırdık. Az konuşurdu. Hep düşünceliydi. Güzel yaşadı ,güzel öldü. Allah rahmet eylesin. İki cenaze vardı. Onun tabutuna çerçeveli fotoğraf koymuşlardı. Oradan tanıdım. Tanıdığım biri olduğunu bilmeden bir iç sezişle gittim cenazesine. Apartman hayatının cilvesi bu. Komşu anlayışı yok. İletişim zayıf.
Adnan Bey oradaydı. Akrabalarını göremedim. Zaten tanımıyordum. Oysa 3 apartman ötede oturuyordu. Hastanede oğlunu görmüştüm. Cenazede göremedim. Sevinçle yolladık onu çok sevdiği Allah’ına. O aramızda misafirdi. Hatta ailesi arasında bile. O belik de bu dünyaya yabancıydı.
Ahmet KEMAL