HAYATIMIN GİZEMLİ ANLARI
6
Lisede hocamız olan Mustafa Miyasoğlu dolayısıyla vakıf
olmuştum Sedat Ümran’ın İzmit’teki varlığına. Borusan’da mütercim olarak
çalıştığından, hafta sonları İstanbul’ döndüğünden hep bu yolla haberdar olmuş,
ilerdeki büyük dostluğumuzun ilk ışıklarını daha o günden fark eder olmuştum.
İstanbul edebiyat fakültesini kazandığımda tanıştığın en
önemli şahsiyetlerden biriydi o. Marmara kıraathanesinde saatler süren şiir ve
sanat sohbetlerimiz, onun ezberden bir sürü şiir okumalarıyla sürerdi. Üstad
Necip Fazıl’ın ona verdiği değeri anlatır, şiirlerini Büyük Doğu dergisinde
çerçeveli yayınladığını öve öve anlatırdı. Bu anlatışta onun bu davranışından
dolayı Üstada olan sevgisi hissedilirdi. Sezai Karakoç’un bazı şiirlerini çok
sever, onu gizli gizli çok kıskandığını anlardık. Özellikle Kış Anıtı’ İliyor,
Kapalı Çarşı ve Karayılan adlı şiirlerini çok sevdiğini hissederdik
anlatılarından.
Yanında olduğunuz zaman tüm masrafları o karşılardı, size
hiç masraf ettirmezdi. Yanındaki kişiler ne kadar çok olsa bu bir şeyi
değiştirmezdi. Cömertliği kimseye bırakmaz, bu işte gösterişe de yer vermezdi.
İkramlarıyla sizi ezmezdi. Oldukça yüce gönüllüydü. Keşke inancı kuvvetli bir
olsa derdiniz. Aslında inançsız da değildi. Ama felsefeye kafayı takmıştı.
Hegel’e büyük saygı duyar, felsefeye olan ilgisinin onu intihar etmekten
koruduğunu sık sık söylerdi. Genç yaşta intihar etmiş sanatçıları anar,
felsefeye olan bağlılığının ona bu alanda can simidi gibi geldiğini anlatırdı.
Yüksek derecede Almanca bilgisiyle tercümeler yapar, onun geliriyle geçinirdi.
Emekli maaşı vardı ama bu maaş onun müsrifane cömertliğine dayanmazdı.
Kışın yaz kıyafeti, yazın kış kıyafeti giyer, vücudun klima
sisteminin olduğunu, bu sistemin korumacı davranışlarla yok edildiğini
savunurdu. Herkese kendi yediğinden ikram eder, kendine ayrıcalık tanımazdı.
Geceleri süt içip yatardı. Elinde kocaman bir çanta ve içinde bir sürü tercüme
edilmiş, ya da edilecek kitap bulunurdu.
Dergi çıkarma fikrime destek verir, çeşitli önerilerde bulunurdu.
Deri örnekleri getiri, edebiyat tarihindeki bazı dergileri örnek gösterirdi.
Çıkardığım tek sayılık Bengisu Sanat seçkisinde kendisine özel bölüm yapmamı
pek beğenmiş, bundan dolayı bana memnuniyetlerini belirtmişti. Türk şiirinin
anıt eserlerini yayınlamamı ister, seçtiği şairlerin yine kendisinin seçtiği
şiirlerini salık verir, bir an önce böyle bir çalışma yapmamı can-u gönülden
istediğini bildirirdi.
Bir zaman geçip benden bir hareket belirmeyince Osman Serhat
Erkekli isimli solcu bir şairin bunu yaptığını anlatmıştı da ben bu konuyu ona
da salık verdiğini, biz yarıştırmak istediğini anlamıştım. Bir kaç defa onunla
bizi karşılaştırdı. Onunla da ayrı sohbet yerleri ve zamanları vardı. Fark
ediyor, aldırış etmiyordum.
Haftalık buluşma akşamlarımız ve hata sonları görüşmelerimiz
hep vakitliydi, bir defasında bayram öncesi o belirli gün ve saatte memleketime
gitmiş, onunla halvet yerine gitmemiştim. O da beni hasretle beklemiş, şiir ve
sanat sohbeti yapamadan ayrılmıştı. Bir hafta sonra arife günüydü mutat
vaktimiz. O yoktu. Benden intikam almıştı. Sırf onun için döndüğüm İstanbul’da
onu bulamadığım için çaresiz memleketim olan İzmit’e dönmek istemiştim. Vasıta
bulamadığım için vapurla Yalova’dan gidebilmiştim aileme.
Ertesi hafta intikam almışlığın verdiği rahatlıkla görüşme
yerine gelmiş ve durumu açıklığa kavuşturmuş, kavuşma yerine kasıtlı
gelmediğini hissettirmişti.
(Devam edecek)
Ahmet KEMAL