İSLAM,
YAHUDİLİK VE DİN ADAMLARI
Yahudiliğin
bozulma sebeplerinden biri de din adamlarını ilahlaştırma olarak belirlenir
kutsal kitabımızda. Bu din adamları kutsal kitabı tahrif etmekten yarışmış,
kendi heva ve hevesleri doğrultusunda yeni bir kitap yazmışlardır.
Bu
yazılan,- başka bir tabirle- aslında tahrif edilen kitap dinin aslı ve özünü
değiştirmiştir. Karşımıza çıkan bu kitap peygamberlerine zina isnat eden, onun
yerine din adamlarını yüceltmiş, onları şari yerine yerleştirmiştir. Bu yeni
kanun koyucular kutsal kitabı değiştirerek ilahi olanı beşeri olanla
değiştirmiş, vahiy dinini paganlaştırmışlardır.
Din
adamlarını ilahlaştıran bu yeni din esaslarını baştan aşağı değiştirmiştir. “De ki:
‘Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müsavi/anlamı eşit (ve âdil) bir
kelimeye gelin, (şöyle diyerek): ‘Allah’tan başkasına tapmayalım; O’na hiçbir
şeyi eş tutmayalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz, kimimizi rabler edinip
ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse işte o zaman deyin ki: ‘Şahit
olun, biz muhakkak Müslümanlarız.” (3/Âl-i İmran, 64)
“Onlar,
Allah’ı bırakıp bilginlerini/hahamlarını, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i
(İsa’yı) rabler edindiler. Halbuki hepsine de tek İlah’a ibadet/kulluk etmekten
başka hiçbir şey emrolunmadı. O’ndan başka hiçbir ilâh/tanrı yoktur. O,
bunların şirk/ortak koştukları şeylerden uzaktır, yücedir.” (9/Tevbe, 31)
Bu ayetler gösteriyor ki
hem Yahudilik, hem de Hristiyanlık din adamlarını ilahlaştırmış, onların
sözlerini ayet yerine koymuş, onlar ne söyler ve emrederse doğruluğunu
araştırmadan kabul edip uygulamışlardır. Böylece Allah’ın peygamberleriyle va2z
ettiği dinin yerini din adamlarının keyfi uygulamaları almış, ilahi vahiy
dininin yerini beşeri pagan dini almıştır.
Allah’ın helal kıldıklarını
haram, haram kıldıklarını helalleştiren din adamları tipi bu iki dinin de
bozulmasına yol açmış ve en son İslam dini insanlara kurtuluş sebebi olarak
gönderilmiştir.
Ancak şimdi biz görüyoruz
ki İslam dinine mensup bazı hizip ve ekoller bu iki dinin yanlışına düşmekte
din adamlarını ve önderlerini tanrılaştırmakta, onların dinin özüne aykırı
yorumlarını kayıtsız şartsız yerine getirmektedirler. Aslında günah ve zulüm
sayılabilecek tüm fiilleri önderlerinin emir ve yorumlarıyla sevap ve faziletli
eylem olarak canlarını feda edercesine yapmaktadırlar.
Bu yolda İslam’a tamamen
zıt eylemler içine girmekte, zaman zaman dinin öğretileriyle tamamen zıt olan
fiilleri işlemekte, bu eylemleri cihat aşkıyla yerine getirmekte, bu uğurda her
şeylerini kaybetmeyi göze almaktadırlar.
Bu yolda kendilerine mani
olacak her şeye savaş açmakta, onu ortadan kaldırmak için yılmaz bir mücadele
içine girmektedirler. Bütün bu eylemleri Allah’ın ve önderlerinin arzusu olarak
yerine getirmekte, karşılık olarak Allah’ın ve önderlerin rızası beklenmekte,
ahirette de cennet ve cemalullahı ile mükafatlanacaklarını ummaktadırlar.
Bu yolda haramları helal
kabul etmekte, hatta ameli salih: en doğru, en saf ibadet olarak yerine
getirmektedir. Makyavelist bir anlayışla İslam yeniden yorumlanmakta, bu yolda
haksız kazançlar elde edilmekte, amaca varmak için her yol mubah anlayışıyla
rüşvet alınmakta, başkalarının hakları gasp edilmektedir. Hatta bu yolda birçok
kişi mağdur edilmekte, aileler yıkılmakta hiçbir beis görülmemiştir. Kem alatla
kemalat elde edilmez (Kötü araçla doğru iş yapılamaz) kelamı kibarı yerine
‘harp hiledir’ düsturuyla her haram hile kılıfına sokulmuş, peygamberin
düşmanlarına karşı vaz ettiği bu kuralı dindaşlarına uygulamışlardır.
İşte daha önce yazdığımız
yazılarda Yahudileşme budur. Ve bu gün Müslümanları karşı karşıya kaldığı büyük
sapkınlık da daha önce Hristiyanların da düştüğü bu büyük yanılgıdır.
Bu yolun sonu felakettir.
Bu tahrif edilmiş din anlayışıdır. Bunun bir örneği de Hasan Sabbah’ın Haşhaşin
tarikatı ve öğretisidir.
Ahmet KEMAL