HAYATIMIN GİZEMLİ ANLARI
Hocam bana:’ bu başlıkları nereden buluyorsun’ demişti bir
keresinde de verecek bir cevap bulamamıştım. Hayatımda bu çeşit sivri yanlar
hep vardır. Biriyle karşılaşırım ilerde olacakların, kurulacak dostlukların
habercisi gibi görünür bana. Aynen de öyle olur. Yıllar süren dostlukların
temeli daha o gün atılır.
Hisse kablelvuku mu denir? Yoksa tesadüf mü, o da değil tevafuk mu bilmiyorum. Bildiğim şu ki bazı
olaylar vuku bulmuştur ki hayretimi muciptir. Bunlardan birisi uzun süren kız
bulma evlenme maceramdır. Bir sürü kız gördükten sonra başımdan geçen bir
nişanlılık dönemi. Rüyamda bir yılanı koynumdan çıkarıp atıyorum. Annem beni
uyandırıyor:’ Bu nişanı at ‘diyor. Çok kötü şeyler oldu. Bu kızın sevgilisi
geldi askerden:’ O benim karım olmuştu. Ben askere gitmeden onunla gizli gizli buluşuyorduk.
Biz karı-koca olmuştuk. Ben askerliği bitirince onu babasından isteyeceğim,
evleneceğiz.’ Demiş arkamdan. Beni aramış ta bulamamıştı. Bana aktardılar. Biz
onunla karı-koca olmuştuk.’’ Alın ‘dedim Anneme.’ bu pisliğe beni nasıl
bulaştırdıysanız öyle temizleyin.’
Ben zaten ondan işkillenmiştim. Babam otoriter biriydi. ‘Bu
nişanı bozarsa onu bir daha evlendirmem’ diyordu. Ben de sesimi çıkaramıyordum.
Oysa kız belli etmişti. Beni davet ettiği amcasının kızının düğününde
delikanlılara benim yanımda horona katılmış, enikonu dans etmişti. Beni de
kenarda oturtmuş, bana ay ikram etmişti. Tabiri caizse bayağı boynuzlamıştı
beni. Beni horona davet etmeyerek gülünç duruma düşürmüştü. Kendimi çok kötü
hissetmiş, Ankara’ya dönünce strese girmiştim.
Dedesinin evine onu görmeye gittiğimde bahçeye dolaşmaya
çıkmış, bana mesafeli duruşu göğüslerinin sarkmış hali zaten durumunu belli
etmiş, içime yeterince kuşku düşürmüştü. Validemin hac dönüşü onları ziyarete
gelmiş bana kendi evimde oldukça soğuk davranmıştı.
Az kalsın resmi nikah yapıyordum. İşleri biraz ağırdan almam
beni bir faciadan kurtarmıştı. Sonra bir
gece rüyamda bana senin evleneceğin kız bu dediler. Uzun boylu, parmakları ince
ve uzun, üzüm gözlü bir kızdı. Oysa ben nişanlıydım bu rüyayı gördüğümde.
Öğretmenliğe yani atanmıştım. Ankara’nın Elmadağ kazasındaydım. Yarıyıl
tatilinde olup bitmişti her şey. Yüzüğü çıkardıktan hemen sonra bir telefon
aldım arkadaşımdan. Bana dul kız kardeşini vermek isteyen şimdi rahmetli olmuş
- Allah taksiratını affetsin- lise sıralarından tanıştığımız, beraber
dernekçilik yaptığımız, aynı tarikata bağlı olduğumuz arkadaşımdı bu.
Validem beni evlendirmekten aciz kalmıştı. Aslında annem
beni evlendirmek istemiyordu. Çocuklarının en yakışıklısı olan oğlunu kimseyle
paylaşamıyordu. Kentte bakmadık, görmedik kız bırakmamıştı. Ünü bütün şehri
sarmıştı. Kız beğenmeyen kaynana diye şöhret bulmuş, ona kimse kızını göstermek
istemiyordu. Zaten baştan kaybedilecek savaşı kimse kabullenmek istemiyordu.
Kim çirkin kız durumuna düşmek isterdi. Kim beğenilmeyen kız olmayı
kabullenebilirdi.
Hacca gidiyordum, bana öyle özen göstermişti ki ben bu
ilgiden rahatsız olmuş, ona öyle bağırmıştım ki evde misafirimiz olan halam
hayret etmişti. Halama ben buna böyle yapmasam bu beni bekar bırakacak
demiştim. Öyle de olacaktı. Ama bu olay onun benden ümit kesmesine neden olmuş,
beni kendine ayırma fikrinden korkar hale gelmişti.
Valideme nispet yapmıştım. Annem elini yakamdan çeksin ben 3
günde evlenirim. Öyle de olmuştu. Birinci gün kızı görmeye gitmiştim. Hatta
bozgunculuk yapar diye annem yerine kız kardeşimi götürmüştüm. 2. Gün validemi
kız istemeye götürmüş ve 3. gün nişan yapmıştım.
Evet, 3 günde olup bitmişti her şey tam da dediğim gibi
olmuştu. Olup bitecek her şey önceden kalbime doğmuştu.
Ahmet KEMAL