MEDRESE-İ
TULLAB
Müderris
Emin Efendi
Her günkü
gibi
Evinden
çıktı bismillah çekerek
Bildiği
duaları okudu
Önce Fatiha
sonra İhlas suresini okudu tam bir ihlas ve samimiyetle
Sonra ekledi
onlara süre-i Muavazateyni
Etti
ardından dualarını
Öğrencilerinin
başarılı olmasını dileyerek
Ve bu menhus
savaş bitsin diyerek Çanakkale savaşı
İslam
askerinin zaferiyle
En az zayiat
ve en fazla muzafferiyyetle
O hep
giderdi işine bir ibadet ciddiyeti ve aşkıyla
Yola düştü
Elinde
bastonu tak tak sesler çıkararak vurdukça Arnavut kaldırımlarına
Vardı tam
vaktinde medresenin kapısına
Yürüdü emin
adımlarla
Vatan
cephesinde savaşıyormuşçasına
Girdi ders
odasına
Monokle
gözlüğünü takarak baktı
Nerde bu
gençlik
Nerde bu
öğrenciler öğrencilerim benim
Bu Medrese-i
Tullab nerde
Dersi mi
kırdılar
Okulu mu
astılar
Sağa baktı
kimse yok sola baktı kimse yok
Kimsecikler
görünmüyor ortalıkta,
Durdu
düşündü kendi kendine
Grev mrev mi
var yoksa bu işyerinde dedi
Yani boykot
mu öğrenci terimiyle
Şaşırdı Emin
Efendi hem ne şaşırmak
Hayret ve
dehşetle bakındı bir kez daha etrafına
Bir daha
bakındı etrafına
Yok yok yok
Döndü
tahtaya baktı o meşhur kara tahtaya
Öğrenciler
kara tahtayı yazılarla doldurmuştu
Hep o mu
dolduracaktı yazılarla kara tahtayı
Okudu
heyecanla ne yazdıklarını
Okudukça hem
gülüyordu hem sevinçle dolup dolup taşıyordu
Biz
gidiyoruz diyorlardı Çanakkale’ye
Geziye
gitmiyorlardı
Eğlenmeye
gitmiyorlardı
Harbe
gidiyorlardı
Vatan elden
gidiyor Hocam diyorlardı
Burda böyle
oturmak olmaz
Savaşmak
gerek Hocam diyorlardı
Karılar gibi
geri durmak olmaz
Oysa nice
karılar var ki gidiyorlar savaşa
Bakmadan
kadın olduklarına
Pantolon
giymiş korkak erkeklere karşı
Etekleriyle
Demek
pantolonla erkek olunmaz
Etekle de
kadın sayılmaz her kişi
İskoçya’da
erkekler etek giyer
Şimdi kadınların
pantolon giymesi moda
Osmanlı
erkeği ezel ebed etekli fistan giyer
Ama gider
savaşa hep ya Allah diyerek
Korkmadan
ölüme atılır düşman üstüne ya Allah diyerek
Bismillah
diyerek girer her işe
Allah-u
Ekber diyerek coşar coştuğunda
İşte biz de
diyoruz şimdi
Ya Allah
Bismillah diyerek
Vatan elden
gidiyor diyordu Medrese-i Tullab
Yani
öğrencileri bizim Müderris Emin Efendinin
Vatan
giderken eli kolu bağlı durmaak olmaz olamaz
Yakışmaz
bize
Kadınlar
gibi evde oturmak
Şehit olmak
varken vatan uğrunda
Şehadet en
büyük mertebe
Biz
gidiyoruz artık şehadet mektebine
Bize
öğrendiklerimiz yeter
Şimdi
öğrendiklerini uygulama vakti
Sizin bize
öğrettikleriniz şehit olmak için yeter de artar bile
Biz emir
aldık gitmek için cepheye
Bu emir
sizden
Bu emir
hamaset dolu derslerinizden
Bu emir cihat
temalı hutbelerinizden
Çanakkale’ye
gidiyoruz Hocam Çanakkale’ye
Çanakkale’de
millet için can verecek erlere ihtiyaç var
Savaşmak
gazi olmak şehit olmak için erlere ihtiyaç var
Harp
edeceğiz kalırsak gazi ölürsek şehit olacağız biz
Şehit olmak
istiyoruz biz vatan yolunda
Şehadet en
büyük mertebe demez miydiniz
Hakkını
helal et bize Hocam hakkını helal et
Eksik etme
duanızı üstümüzden biliyoruz etmezsiniz etmeyeceksiniz
Şehitlik
nasip olsun hepimize
Vatan
kurtulsun Hocam vatan kurtulsun
Siz demez
miydiniz vatan sağ olsun
Biz de
diyoruz işte şimdi vatan sağ olsun diyoruz Hocam hep birlikte vatan sağ olsun
Emin Efendi
dondu kaldı olduğu yerde
Bir tebessüm
yayıldı nice zaman sonra dudaklarına
O an en
içten en samimi en ihlaslı haliyle
Bir dua
yükseldi gönlünün derinliklerinden
O an en
içten en samimi en ihlaslı haliyle
Bir dua
yükseldi dudaklarından
En içten en
samimi en kalbi duygularla
Emin Efendi
mutluydu sevinçliydi ve gönençliydi
Emin Efendi
ellerini açmıştı semaya
Görkemli bir
anıt gibiydi o an
Ağlıyordu
Emin Efendi
En güzel en
kalbi en samimi dualarıyla yükseliyordu gökyüzüne
Ağlıyordu
gözyaşlarını akıtarak yüreğine
Ağlıyordu
sular seller gibi çağıldayarak
Hakkınızı
helal edin diyordu asıl siz
Ben helal
ettim size dünden
En samimi en
içten en kalbi dileklerle
Helal olsun
helal olsun helal olsun hakkım size
Siz de
hakkınızı helal edin evlatlarım bu acize
Annenizin ak
sütü gibi helal olsun hakkım size
Müderris
Emin Efendi oturdu masasına
Baktı baktı
baktı
Dönüp
Bir daha bir
daha bir daha etrafına
Bakışları
net ve berraktı
Seçmeye
çalıştı sevimli yüzlerini o vatan evlatlarının
Hepsi gözüne
melekler gibi göründü
Saydı
isimlerini bir bir yüzlerini okşarcasına
Gördü
onların ruhlarını kanatlanmış uçarken
Dua etti
onlara
Ama zavallı
Emin Efendinin dayanamadı kalbi tüm bunlara
Hak
şerbetini içti
Allah
diyerek
Getirdi
şehadet kelimesini teslimi ruh etti
Derler ki
Emin Efendinin yüzü hep gülüyordu
Sonsuz bir gülüş
içindeydi Emin Efendi
Emin Efendi
onu seyredenlere tebessüm ediyordu.
Ahmet KEMAL
12.02.15
13.00-21.25