25, 27 ve 29
Mayıs Necip Fazıl ve Dolayısıyla
25.27.29
Mayıs günlerinin her birinin ayrı bir anlamı var bizde. 25 Mayıs Necip fazıl
Üstadımızın doğum günü, 27 Mayıs meşum zulmün başlangıç tarihi, 29 Mayıs ise
kutlu fetih günü.
İki kutlu
gün arasına girmiş bu zulüm günü tarihimize kara bir leke olarak vurulmuş utanç
günüdür. Bu utancı temizlemek bu milletin boynunun borcuydu ve temizledi
inşallah. Ancak hala içimizdeki darbe heveslileri tükenmedi. O millet
düşmanları hala diş bilemeye devam ediyor, en ufak bir fırsatta milletin
boynuna yağlı ilmeği geçirmek için hazır bekliyorlar.
Bu milletin ne kadar düşmanı var. Bu gün hala kahraman diye
bilinen ve üstadın sahte kahraman diye kitabını yazdığı millet düşmanları hiç
eksik olmadı içimizde. Bu hainlerdir ki Milletin başına ne geldiyse bunlar
yüzünden geldi. Başta Mithat paşa olmak üzere Abdülmecit’i deviren Hüseyin Avni
Paşa, millet sizin düşmanınızdır diyen İnönü ve daha niceleri. Batının gönüllü
uşakları olan bu hainlerin alametifarikası ise ikbal ve hırs peşinde millete
ihanet etmeleridir.
Batının gönüllü uşakları bu hainler özellikle geri kalmış
ülkelerde bulunur. Bu gün Mısır diktatörü Sisi, Çeçenistan Devlet Başkanı Kadir
Ramazanov, Mekke Şerifi Hüseyin, Saddam, Cemal Abdünnasır, Enver Sedat, Mübarek,
Pakistan’da Zülfikar Ali Butto, Tunus’ta, Yemen’de daha bilmem hangi İslam
ülkesinde bu satılık hainler ülkelerini felaketlerden felaketlere
sürüklemişlerdir.
Üstad Necip Fazıl bu sahte kahramanlarla mücadele etmiş bir
gerçek bir kahramandır. Ülkesine asla ihanet etmemiş, kendisine büyük zenginlik
vaat edildiği halde elinin tersiyle iterek kendi tabiriyle ^zehirle pişmiş aşı
yemeğe’ devam etmiştir. Kimsenin bu zorlu davada yanına gelemeyebileceğini de
ihtilal hesaplarına katarak tek başına yola çıkmış bu uğurda hayatını feda
etmiştir.
Osmanlı’yı içten içe kemiren Sabataist Yahudiler ve onların
işbirlikçileri Masonlar, Lions ve Rotaryenler karşı Büyük Doğu adlı tek kişilik
mecmuasıyla savaşmış, halkı uyandırmış ve batıcı gençlik yanında milli davalara
sahip çıkan büyük bir gençlik kitle ve kadrosunun oluşmasına yol açmıştır.
Bugün iktidarda olan partinin oluşmasında en büyük pay sahibi
olan mütefekkir ve aksiyon adamı odur. Türkiye’de Yahudi entrikalarının İslam’a
darbe vurmasına rağmen İslam şuurunun uyanması için canhıraş bir mücadele veren
tek kişi değilse bile en önemli kişi o’dur. Ondaki yılmaz mücadele gücü, ehl-i
sünnet inancı, sarsılmaz iman ve istikamet, yüksek peygamber sevgisi ve olgun
tasavvuf neşesi, üstün belagat gücü, sonsuz fedakarlık anlayışı bugün gelinen
noktayı hazırlayan en büyük güçlerdendir.
Milliyetçiliğin ırkçılık olmadığını anlatan bu üstün idrak
komünizmin alt edilmesinde büyük rol oynamıştır. Hatta Cumhuriyetten sonra
oluşan inkar rüzgarlarını savuşturmada en büyük pay sahibi odur. Eğer O ve Onun
gibi diğer gerçek kahramanlar olmasaydı bugün Müslüman Türk diye bir kavram
kalmayacak Türkiye bir ve bütün olarak bu güne dek gelme şansına
kavuşamayacaktı.
Said i Nursi, Süleyman Hilmi Tunahan, Abdülaziz Bekkine ve
Ali Haydar Efendiler gibi birçok zatın da emeği bulunan bu diriliş hareketi bu
gün göze görünür bir şekil almış Dünya İslam toplumlarının gözdesi haline
gelmiştir.
Nurettin Topçu’nun Hareke, Sezai Karakoç’un Diriliş ve Yedi
Güzel Adam’ın Maverası bugün meyvelerini vermiş, yeni İslamcı aydın ve yönetici
kadrolarını doğurmuştur. İşte bu yüzden her yıl onu yeni fetih hareketinin
fatihi olarak selamlıyor ruhuna Fatihalar okuyarak Allah’tan sonsuz rahmet ve mekanının
sonsuz cennet olmasını diliyoruz.
Ahmet KEMAL